ANKESOB MEDB Toplandı

Esnaf ve sanatkarlar ile yanlarında çalışan çırak, kalfa, usta ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilerin mesleki eğitimlerini değerlendirmek ve geliştirmek için faaliyet gösteren ANKESOB Mesleki Eğitim Danışmanlığı Birimi (MEDB) Toplantısı, birim üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi.

ANKESOB Mesleki Eğitim Danışmanlığı Birimi (MEDB) Toplantısı, pandemi tedbirleri çerçevesinde Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (ANKESOB) Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi.

ANKESOB Başkan Vekilleri Hüseyin Ar ve Muhittin Köksal’ın başkanlığında, ANKESOB Eğitim, Proje ve Ar-Ge Müdürü Erdoğan Özen’in koordinasyonunda gerçekleştirilen, esnaf ve sanatkarlar ile yanlarında çalışan çırak, kalfa, ustalar ve  işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilerin meslekî eğitimlerini değerlendirmek ve geliştirmek için faaliyet gösteren ANKESOB Mesleki Eğitim Danışmanlığı Birimi Toplantısına, akademisyenler ve Mesleki Teknik Anadolu Liseleri ile Mesleki Eğitim Merkezlerinin müdür ve öğretmenleri ve  STK temsilcilerinden oluşan MEDB üyeleri katıldı.

MESLEKİ TEKNİK EĞİTİMİN KALİTESİNİN ARTTIRILMASI

ANKESOB Başkan Vekili Hüseyin Ar, “Mesleki teknik eğitim; toplumsal hayatın içinde ihtiyaç duyulan her alanda ve meslekte kalifiye teknik elemanlar yetiştirilmesi için gerekli bilgi ve becerilerin verildiği bir eğitimdir. Ekonomik gelişmenin ayrılmaz bir parçası olan iş gücü piyasasının ihtiyacı olan niteliğe sahip yeterli sayıda elemanın yetiştirilmesi büyük önem arz etmektedir.

Günümüz teknoloji devri. Teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, üreten ve dünyaya pazarlayan olmalıyız. Bu anlamda teknolojiyi kullanabilen ve üreten insan gücünün yetiştirilmesi günümüzde artık zorunluluk haline gelmiştir. Bir diğer önemli husus ise, eğitime ayrılan kaynakları daha verimli ve etkin kullanmak için temel dayanak noktası eğitim sisteminin tüm süreçlerinin kaliteye dayalı hale getirilmesidir. Ülkemizin nitelikli insan gücü ihtiyacı düşünüldüğünde mesleki teknik eğitimin kalitesinin artırılmasına yönelik strateji ve politikalar önem kazanmaktadır. ANKESOB, ülkemizin sosyal ve ekonomik gelişmişlik düzeylerini belirleyen faktörlerin başında mesleki ve teknik eğitimin geldiğine inanmış kadro yapısı ile bu konuda imkanları çerçevesinde birlik başkanımız Mehmet Yiğiner’in başkanlığında gayret ve çabalarını sürdürmektedir. Bunun en güzel örneği Birlik Mesleki Eğitim Danışmanlığı Birimimizin çalışmalarıdır.” dedi.

“EĞİTİM YAŞAM BOYU SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMALIDIR”

ANKESOB Başkan Vekili Muhittin Köksal da konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Konuşmama başlamadan önce Birlik Mesleki Eğitim Danışmanlığı Birimimizin değerli üyelerine hoş geldiniz diyorum. Birlik başkanımız Mehmet Yiğiner’in selamlarını iletiyorum. Gerçekten bu kadar güzel, güzide bir gruba hitap etmekten de mutluluk duyuyorum. Yaşadığımız bir pandemi süreci var, maalesef bu süreçten en olumsuz etkilenen kesim olarak da esnaf ve sanatkarlarımız en önde gelmektedir. Esnaf ve Sanatkarlarımız bu süreçte dükkânlarını açık tutabilmek için her türlü maddi ve manevi fedakârlığı yapmış olup, yapmaya devam etmektedir. Bu nedenle esnaf ve sanatkarlarımızın yaşatılması, işlerini gelecekte de devam ettirebilmesi noktasında ANKESOB MEDB’e çok önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Yapısı ile ülkemizde örnek olarak gösterilebilecek birimimizdeki,  alanlarında önemli çalışmalara adını yazdıran değerli arkadaşlarımızın, esnaf ve sanatkârımızın geleceğine yönelik önemli iş ve örnek projelere imza atacaklarına tüm kalbimle inanıyor, bu çalışmalara ANKESOB olarak her türlü desteği vereceğimizi de belirtmek istiyorum. Son söz olarak; eğitimi yaşamdan, toplumdan, ekonomiden ayıramayız. Eğitim yaşam boyu sürdürülebilir olmalıdır. Esnaf ve sanatkarlarımız için yapılacak gelecek planlamaları da bu doğrultuda sürdürülebilir olacak şekilde, yaşam boyu günün şartlarına uygun planlanmalıdır.”

İKİZ DÖNÜŞÜM SÜRECİ BAŞLADI

ANKESOB Eğitim, Proje ve Ar-Ge biriminin son toplantıdan bugüne kadar yürüttüğü çalışmalar ile ilgili birim üyelerine bilgi sunumu yapan ANKESOB Eğitim, Proje ve Ar-Ge Müdürü Erdoğan Özen, mesleki eğitimin, ülke ekonomisini ayakta tutan üretim için olmazsa olmaz bir unsur olduğunu belirterek, teorik eğitimin mesleki eğitim kurumlarında, uygulamalı eğitimin de okul-sektör işbirliği kapsamında sektörlerde verilmesinin önemine vurgu yaptı.

Özen, “Teknolojinin hızlı gelişimi ile ve değişen iş modelleriyle yeni nesil dijital beceri ve yetkinliklerle donatılmış insan kaynağı ihtiyacının istihdam politikaları açısından öncelikli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Dijital dönüşüme sadece salt teknoloji açısından bakılmamalıdır. İş yapış biçimi, işlerin/istihdamın dönüşümü açısından bakılmasında da yarar vardır. Avrupa Birliği 11 Aralık 2019 tarihinde Avrupa Yeşil Mutabakatını açıklayarak 2050 yılına kadar Avrupa Birliği’nin iklim-nötr kıta olma hedefini de ortaya koymuştur. Bir bakıma Yeşil Mutabakat ile yeşil dönüşüm-dijital dönüşümden oluşan ikiz dönüşüm süreci başlatılmıştır. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar sanayi dönüşümünü yeni bir büyüme çerçevesinde gerçekleştireceği ve geliştireceği tüm politikaların iklim değişikliği noktasında uygulamaya geçirileceği anlaşılmaktadır. Biz de bu doğrultuda vakit geçirmeden gerekli adımları atmalı, mesleki ve teknik eğitim strateji ve politikalarımızı istihdam yaratıcı yeşil büyümeyi içerecek şekilde planlamalıyız. Yeşil ekonomi adımlarını hızlandırmalıyız.” ifadelerini kullandı.

Gündem maddelerinin görüşülmesiyle devam eden toplantıda; MEDB üyeleri de sırasıyla söz alarak, çıraklık eğitimi ve mesleki teknik eğitimin sorunları ve geleceği ile ilgili ve özellikle pandemi sürecinin mesleki eğitim üzerine etkileri üzerine görüşlerini bildirdi, öneri ve değerlendirmelerde bulundu.

GÜ Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Oğuz Poyrazoğlu: Türkiye, hazırlıksız yakalandığımız küresel bir salgının olumsuz etkilerini yaşadı. Bu süreçte yetkinliğimizin ortaya konması, etkin bir şekilde kurum ve kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, kendi mensuplarına yönelik hizmet sunabilmesi noktasında bir dijital değişimi ve dönüşümü gerçekleştirme mecburiyeti ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyebiliriz. Bununla beraber üniversitelerimizin dahi pandemi şartlarında uzaktan öğretim yöntemlerini profesyonel anlamda kullanma yeterliliği tartışılır konumdaydı. Kurum ve kuruluşlarımızın, eğitim kuruluşlarımızın, STK’ların yönetim anlayışının, insani tarafı olan dijital ihtiyaçlara göre yeniden planlanmasında ciddi yarar var. Çıraklık ve mesleki teknik eğitim uygulamalarının dijital dönüşümünün masaya yatırılmasında fayda var.

GÜ Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Yücesu: Meslek erbabının bilgi ve becerilerinin güncellenmesi gerekiyor. Bilgi her yıl katlanıyor. Mesleki eğitimin özellikle teknoloji alanında çalışanların ağır bir yükü olacağını söyleyebiliriz. Pandemi dönemi, genel eğitime darbe vurduğu gibi mesleki eğitime de özellikle uygulamalı eğitim yapanlara çok ciddi darbe vurdu. Pandemi sürecinde, yüksek öğretimde işler kötü gitti. Bilgi, beceri, yetkinlik konusunda pandemi sürecinde iki yılın kayıp yıl olarak gittiğini söyleyebiliriz. Bu iki kayıp yılı, gelecekleri anlamında olumsuz etki yaratmaması için öğrencilerimize kazandırmamız gerekiyor.

Ostim Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü Bayram Arslanoğlu: Bürokrasi problemimiz var, bürokrasiyi çözmemiz gerekiyor. Kurumlarımızda ve STK’larda çok net çözümler elde edemiyoruz. Toplum olarak bunu aşmamız gerekiyor. Mesleki Eğitim Merkezleri olarak pandemi sürecinde hizmet sektörü dışındaki alanlarda çırak öğrencilerimiz sürekli çalıştılar, daha çok işbaşı eğitim yaptılar ve bu süreçte daha iyi yetiştiler. ‘Mesleki eğitimde sorunlar var’ derken, diğer taraftan da gelişen sektörler aldı başını gitti. Ostim ve İvedik’te herkes yetişmiş eleman, çırak arıyor ama bulamıyor. Diploma almış meslek lisesi mezunu sanayiye girecek ama asgari ücret veriliyor. Onlar da işin daha kolayına kaçıyor, 3 bin 500-4 bin TL veren  AVM’lerde iş bulup çalışıyor. Söylemlerin dışında mesleki eğitim için orta bir yol bulmalıyız.

Yenimahalle Ahi Evran MTAL Müdürü İsa Erol: Pandemi döneminde mesleki teknik eğitimin uygulamalı yapılması noktasında, uzaktan eğitime fırsat tanımadan, sıfır toleransla öğrencilerimizi beceri sınavlarına girme aşamasına getirdik. Mezunlarımızın yaşadığı düşük ücret politikası bir problem, bunun masaya yatırılması gerekiyor.

Ulus MTAL Müdürü Sıdıka Başbuğa: Pandemi sürecinde eğitim sektörü olarak çok hazırlıklı olmadığımız ortaya çıktı diye düşünüyorum. Meslek öğretmenleri olarak da kültür öğretmenleri olarak kendimizi teknolojiye uyumda maalesef geriye bırakıyoruz ve bu zorlu pandemi sürecinde kendimizi yenileme ihtiyacı ortaya çıktı. Pandemide kısıtlamalardan kaynaklı olarak verilen mesleki eğitimde bazı alanların uzaktan yürütülebileceği ama üretim sektöründe uzaktan öğretimin olamayacağı, yüz yüze eğitim olmadan olmayacağı, sahada eğitim olmayınca bunun ileriye gidemeyeceği ortaya çıktı. Pandemi sürecinden en çok etkilenen kesim olan esnaf ve sanatkarların yanında staj yapan öğrenciler 3 gün gideceğine iş yerine bir gün gidebildi. Kamu kurumlarında da durum aynısı oldu. Bu kayıpları inşallah uygulamalı telafi eğitimleri ile karşılamaya çalışacağız.

ASO METES İşletme Müdürü Dr. Halis Yeşil: Eğitim dinamik bir yapıya sahiptir. Eğitimin problemi bitmez, sürekli değişir. Önemli olan bir sonraki probleme hazır olmak, bir öncekini de çözmek, ya da en aza indirgemek. Alt yapınız ne kadar hazırlıklıysa, bir ekonomik krizi o kadar rahat atlatırsınız. Emek değerini bulmuyor. Üreten gerçek emeğinin karşılığını alamıyor. Üreten yüzde 10 kazanırken, satan yüzde yüz kazanabiliyor. Bütün problemler buradan geliyor. Eğer eğitim alan mezun olunca girdiği işten yeterli ücreti almış olsa, problemler kendiliğinden çözülmüş olacak. Bürokratik, sektörel, uygulanan ücret, istihdam olanakları ve mevzuattan kaynaklanan sorunlar var. Somut problemi ortaya koyup üzerine gitmek gerekiyor. Deneyimli kadrolar, kurum olanakları bir araya gelerek, çözüm yollarına gidilebilir, bu anlamda hem iyi modeller de geliştirilebilir.

Teknik Öğretmen Mustafa Kökçü: Meslek lisesi, meslek yüksek okulu mezunu Seviye 4 MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi sınavına giriyor, başarısız oluyor. Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ‘benim mezunum için MYK belgesine gerek yok’ diyor, MYK ise herkes bu belgeyi alacak diyor. Kurumlarımız arasında ortak sorumluluk alanlarında etkili bir işbirliği, mutabakat olmalı.

Mamak-Nene Hatun MTAL Müdürü Ülkü Altan: Alt yapısı olmadan program değiştirme bizi yıpratıyor. Pandemi sürecinde uzaktan eğitim, evlerinden eğitim vermeye çalışan öğretmenlerimizi yıprattı. Pandemi sürecinde 9. sınıfları tanımıyoruz,  okula hiç gelmediler. Mesleki eğitimde Kars’taki öğrenci ile Edirne’deki öğrenci aynı olamaz. Temeli aynıdır, onun dışında bölgesel olarak eğitim uygulamaları yapılmalı, eğitimleri özerk olmalıdır. Mesleki eğitim,  ANKESOB, ATO, ASO gibi her bölgenin meslek kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde özel yapılmalıdır.

Ulus MTAL Öğretmeni Haydar Battaloğlu: Pandemi sürecinin en çok kaybedeni eğitim camiası oldu. Özellikle en büyük kaybedenler meslek liseleri oldu. Mesleki eğitim açısından bir nesli kaybettik. Okula gelmeden mesleki eğitim mümkün değil. Öğrenci malzemeye dokunmalı. Teorik dersler uzaktan eğitim ile olabilir, hatta bazı alanlarda avantaj bile oldu. Ama mesleki eğitimde uzaktan eğitim zorunluluktan kaynaklı olarak yapılmaya çalışıldı. MYK ilk kurulduğunda ÖSYM gibi bir kurum olacaktı ve bütün alanlarda belge verecekti,  meslek lisesi öğrencisi de belgesini oradan alacaktı. İş sonradan değişti. Şu an 300 yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşu var. Pandemi süreci esnaf ve sanatkar açısından da zor bir dönem oldu, onlar da kaybedenler arasında yer aldı. Esnaf ve sanatkarlara yönelik hibe, faizli krediler verildi, borçlarını yapılandırma fırsatı getirildi ama tüm bunlar esnaf ve sanatkarımızın kaybettiklerini telafi etmeye yeterli olmadı. İleri dönemde inşallah esnaf ve sanatkarlarımız borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesin, ya da kepenk kapatacak duruma düşmesin. Esnaf ve sanatkarlarımız ülkemiz ekonomisinin dinamosu durumundadır, istihdama katkı sağlar ve işsizliği azaltır.

Mamak Karaağaç HEM Öğretmeni Zeynel Abidin Karagöz: Çok çeşitli sorunlar ve sorun alanları bulunmakta. Diploma ayrı, belge ayrıdır. Biri eğitim boyutunu yönlendiren, diğeri ise kazanılan beceriyi ölçen şey. Bu ayırımı yapabilmemiz, sistemi ona göre kurgulamamız lazım. Verilen eğitim kişiyi diplomaya götürürken ve aynı zamanda bir takım becerileri de kazandırırken, o zaman da bir bağımsız belgelendirme kuruluşuna gidip MYK belgesini alabilmelidir. Diploma yükseköğretime götüren bir yoldur. Ücretlendirme konusu çok önemli. Öğretmenin aldığı maaş belli.

Avrupa’da dijital yeterliliği olmayan öğretmen yok. Ama biz ülkemizde öğretmenlerimize hizmet içi eğitimle dijital eğitimi sunamadık. Sonra da dijital yeterlilik üzerinden ders yapacağız dedik. Sıkıntı burada.

Gazi MTAL Öğretmeni Mustafa Köroğlu: MEB ve Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünün görevlerinin başında öğretmen yetiştirme ve program yapma gelmektedir. Bu sıkıntılı pandemi sürecinde meslek öğretmenlerine gereken desteğin sağlanmadığını düşünüyorum. İş piyasasının ihtiyaç duyduğu programlar bu süreçte güncellenmemiş, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyon sorunu yaşanmıştır. Devletin kurumları sahayı analiz edip, çözüm üretme yoluna gidememiştir. MYK’nın meslek standartları meslek elemanının profilini tam yansıtmamakta ve bu profil eğitim programlarına dönüştürülememektedir. Özel okullarda çalışan öğretmenler maalesef asgari ücrete tabii tutulmaktadır.

GÜ Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Altunok: Hem çıraklık eğitim hem de mesleki teknik eğitim, çok dinamik bir yapıya sahip ve çok fazla değişkenliği olan, reel bilginin ve güncel bilginin, becerinin, yeterliliklerin içerisinde yer aldığı bir alan. Devlet örgün eğitimin içerisinde genel eğitimi, mesleki teknik eğitimin genel bilgilerini, teorik bilgilerini verebilir. Ama esnaf ve sanatkarların, sivil toplum örgütlerinin ihtiyaç duyacağı ve kendi isteklerine göre yetişmesi gerekli iş gücünün eğitim alanlarının devlet ile  işbirliği içerisinde eğitim-öğretimde yer alması sağlanmalı. Bu anlamda STK’lara yetki sorumluluk verilmeli, bunlara fırsat tanınmalı, dinamik yapılarını ilgili alanlara yansıtması sağlanmalıdır.

ATO Meclis Üyesi Abidin Memili: Pandemi süreci içerisinde esnaf ve tüccar kesimi çok sıkıntı çekti. ATO 61. Komitenin; özel okulların ve kursların bulunduğu komitenin temsilcisiyim. Türkiye geneli bin 600 okulumuz kapandı. Bin tanesi de resmi işlemleri bitmediği için kapanamadı. Türkiye geneli 4 milyon kapasiteli özel okullarda bir milyon 750 bin öğrenci varken, 2020-2021 eğitim-öğretim yılında sayı yaklaşık bir milyon 150 bine düştü. 600 bin civarında öğrenci kaybı var. Markalaşmış okulların dışında tüm özel okullar büyük sıkıntı çekti. Bu, eğitim sektörü olarak içinde bulunduğumuz en zor durum. İhtiyaç mı vardı neden bu kadar özel okullara yatırım yapıldı, teşvik ve okulların boş kalması durumu çok ayrı bir değerlendirme konusu. Özel öğretim sektörü olarak tam bir hasar tespiti yapılmadı henüz. İkircikli tavırları maalesef okul-sektör işbirliği içerisinde aşamıyoruz.  Pandemi her şeyi etkilediği gibi önemli bir mesleki eğitim projesi olan MEB ve TOBB’un  işbirliğinde başlatılan mesleki eğitim ile reel sektörü birbirine entegre edecek 81 ilde 81 meslek lisesi projesinin ilerleyişini de etkiledi. ATO olarak bu durumdan biz de olumsuz etkilendik. Türkiye geneli okul sayısı 120’leri geçerken Ankara olarak 1’de kaldık.

 

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu